8. Sınıf İnkılap Tarihi 2. Dönem 2. Yazılı Soruları (Açık Uçlu)
Tebrikler! 8. Sınıf İnkılap Tarihi 2. Dönem 2. Yazılı Soruları (Açık Uçlu) adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
→ %%TIME_ALLOWED%% saniye süre verilen sınavı %%TIME_USED%% saniyede tamamladınız.
→ Toplam soru sayısı: %%TOTAL%%
→ Doğru sayınız: %%SCORE%% - yanlış ve boş sayınız: %%WRONG_ANSWERS%%.
→ Sınavdan aldığınız puan: %%PERCENTAGE%%
→ Sınav sonucu değerlendirmeniz:
→ %%RATING%%
Soru 1 |
Yeni kurulan düzenli ordunun ilk askeri başarısı nedir?
- ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
TESTCOZ.ONLINE çözümleri sunar 🎓
Bu soruda, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş dönemine dair önemli bir konuya değiniliyor. Yeni kurulan düzenli ordunun ilk askeri başarısının ne olduğunu öğrenmek için adım adım ilerleyelim.
1. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş süreci, Kurtuluş Savaşı dönemine dayanır. Bu dönemde, Türk milleti işgallere karşı büyük bir mücadele vermiştir. İşte bu mücadelede düzenli ordunun rolü çok büyüktür.
2. Yeni kurulan düzenli ordunun ilk askeri başarısı, I. İnönü Muharebesi'dir. Bu muharebe, 6-10 Ocak 1921 tarihlerinde gerçekleşmiştir.
3. I. İnönü Muharebesi, Yunan ordusuna karşı kazanılmış önemli bir zaferdir. Bu zafer, Türk milletinin moralini yükseltmiş ve Kurtuluş Savaşı'nın seyrini olumlu yönde etkilemiştir.
Sonuç: Yeni kurulan düzenli ordunun ilk askeri başarısı, I. İnönü Muharebesi'dir. Bu muharebe, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Doğru Cevap: I. İnönü Muharebesi.
TESTCOZ.ONLINE ile başarıya ulaşmanın keyfini çıkar! 🇹🇷✅
Soru 2 |
Saltanatın kaldırılmasının temel nedeni nedir?
- ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Saltanatın kaldırılmasının temel nedenini anlamak için Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecine ve dönemin koşullarına göz atmamız gerekiyor. TESTCOZ.ONLINE çözümleri sunar ve bu soruya adım adım bakalım:
1. Tarihsel Bağlamı Anlamak: Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, ülke işgallerle karşı karşıya kalmış ve yönetim zayıflamıştı. Saltanat, yani padişah yönetimi, bu dönemde milletin ihtiyaçlarına tam olarak cevap verememekteydi.
2. Ulusal Egemenlik İlkesi: Mustafa Kemal Atatürk ve önderliğindeki Türk Kurtuluş Savaşı'nın temel amacı, ulusal egemenlik ilkesini hayata geçirmekti. Bu ilke, halkın kendi kaderini tayin etmesi anlamına gelir. Bu sebeple, padişahın mutlak yetkilerinin olduğu saltanat sistemi, bu ilkeye aykırı bulunuyordu.
3. Cumhuriyetin İlanı: Yeni bir yönetim biçimi olarak cumhuriyetin ilan edilmesi ve egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun kabul edilmesi gerekiyordu. Bu nedenle, saltanatın kaldırılması, cumhuriyetin ilanı için gerekli bir adım olarak görülüyordu.
4. Modernleşme İhtiyacı: Türkiye'nin modernleşmesi ve çağdaş bir devlet olabilmesi için, eski sistemlerin yerine daha demokratik ve çağdaş yönetim biçimlerinin getirilmesi gerekiyordu. Saltanat, bu modernleşme yolunda bir engeldi.
Sonuç: Saltanatın kaldırılmasının temel nedeni, ulusal egemenlik ilkesinin hayata geçirilmesi ve Türkiye'nin modern bir devlet olarak yeniden yapılandırılmasıdır. Doğru Cevap: Ulusal Egemenlik İlkesinin Hayata Geçirilmesi. Bu, halkın kendi geleceği üzerinde söz sahibi olmasını sağlamıştır. TESTCOZ.ONLINE ile başarıya!
Soru 3 |
Kurtuluş Savaşının silahlı mücadelesi, kimler arasında yapılan, hangi antlaşma ile sonlanmıştır?
- ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
TESTCOZ.ONLINE çözümleri sunar! Şimdi bu önemli soruyu adım adım inceleyelim:
1. Kurtuluş Savaşı'nın Silahlı Mücadelesi:
- Kurtuluş Savaşı, Türk milletinin işgalci güçlere karşı verdiği bağımsızlık mücadelesidir.
- Bu savaşta, Türk Milleti'nin karşısında İtilaf Devletleri (başta İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan) yer almıştır.
2. Mücadelenin Sonlanması ve Antlaşma:
- Kurtuluş Savaşı'nın silahlı mücadelesi, 1922 yılında sona ermiştir.
- Bu mücadelenin sonunda, 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır.
- Lozan Barış Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası alanda tanınmasını sağlamış ve Kurtuluş Savaşı'nı resmen sonlandırmıştır.
Sonuç:
Kurtuluş Savaşı'nın silahlı mücadelesi, Türk milleti ile İtilaf Devletleri arasında gerçekleşmiştir ve Lozan Barış Antlaşması ile sonlanmıştır. Bu antlaşma, Türkiye'nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü uluslararası alanda kabul ettirmiştir.
Doğru Cevap:
Kurtuluş Savaşı'nın silahlı mücadelesi, Türk milleti ile İtilaf Devletleri arasında yapılmış ve Lozan Barış Antlaşması ile sonlanmıştır.
Unutma, TESTCOZ.ONLINE ile başarıya daha yakınsın! 🟢✔️
Soru 4 |
‘Soğuk Savaş” hangi yıllar arasında ve hangi ülkeler arasında olmuştur?
- ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
TESTCOZ.ONLINE çözümleri sunar 🌟
Bu soru, tarihte önemli bir dönem olan Soğuk Savaş'ı anlamamıza yardımcı olacak. Şimdi bu konuyu adım adım inceleyelim:
1. Soğuk Savaş Nedir?
- Soğuk Savaş, II. Dünya Savaşı'ndan sonra meydana gelen ve doğrudan askeri çatışmadan ziyade siyasi, ekonomik ve ideolojik mücadelelerin olduğu bir dönemdir.
2. Hangi Yıllar Arasında Olmuştur?
- Soğuk Savaş, 1947 yılında başlamış ve 1991 yılında sona ermiştir. Bu süre zarfında dünya genelinde önemli değişimler yaşanmıştır.
3. Hangi Ülkeler Arasında Olmuştur?
- Bu dönem, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Sovyetler Birliği (SSCB) arasında yaşanmıştır. İki ülke, farklı ideolojiler (kapitalizm ve komünizm) nedeniyle birçok alanda rekabet içindeydi.
Önemli Noktalar:
- Soğuk Savaş, doğrudan savaş olmamakla birlikte, yerel savaşlar, silahlanma yarışı ve uzay yarışı gibi konuları içermekteydi.
- Bu dönemde birçok ülke, ya ABD'nin ya da SSCB'nin yanında yer alarak iki kutuplu bir dünya düzeni oluşmasına katkıda bulundu.
TESTCOZ.ONLINE farkıyla bu önemli tarih bilgisini kolayca kavradınız! 🌟
Sonuç:
Soğuk Savaş, 1947-1991 yılları arasında ABD ve SSCB arasında gerçekleşmiştir. Bu dönem, dünya tarihine damga vurmuş, birçok siyasi ve askeri gelişmeye yol açmıştır.
Doğru Cevap:
Soğuk Savaş, 1947-1991 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasında olmuştur.
Soru 5 |
Mustafa Kemal’in “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözü, ilkelerin hangisi ile doğrudan ilgilidir?
- ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….
Bu soruyu çözerken, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir" sözünün hangi ilke ile doğrudan ilgili olduğunu değerlendireceğiz. Sorunun çözümüne adım adım bakalım:
1. Egemenlik Kavramı:
Egemenlik, bir ülkenin yönetim gücünün kaynağıdır. Atatürk bu sözüyle egemenliğin kaynağının halk olduğunu vurgulamak istemiştir.
2. Kayıtsız Şartsız Milletin Egemenliği:
Burada, yönetim gücünün tamamen ve hiçbir koşul olmadan millete ait olduğu ifade edilmektedir. Yani, halkın iradesi yönetimde en üst karar verici güçtür.
3. İlkelerle İlişkilendirme:
Atatürk'ün bu sözü, halkın iradesine ve demokrasinin temeline işaret eder. Bu nedenle, doğrudan Cumhuriyetçilik ilkesiyle ilgilidir. Cumhuriyetçilik ilkesi, yönetim biçiminin halkın egemenliği üzerine kurulmasını öngörür.
4. Karşılaştırma:
- Cumhuriyetçilik: Halkın egemenliğine dayalı bir yönetim biçimidir. ☑️
- Milliyetçilik: Ulusal birliği ve beraberliği ön planda tutar.
- Laiklik: Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını savunur.
- İnkılapçılık: Yenilik ve değişim üzerinde durur.
- Devletçilik: Devletin ekonomide etkin bir rol almasını savunur.
- Halkçılık: Halkın refahını ve eşitliğini gözetir.
TESTCOZ.ONLINE farkıyla, doğru cevabı kolayca bulabiliyoruz!
Sonuç:
Mustafa Kemal Atatürk'ün "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir" sözü, yönetim biçiminde halkın egemenliğini vurgulayan Cumhuriyetçilik ilkesiyle doğrudan ilgilidir.
Doğru Cevap: Cumhuriyetçilik
Soru 6 |
Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla devletin, ekonomik alanda üstüne düşen görevleri doğrudan doğruya kendisinin yapmaya başlaması, Atatürk’ün ilkelerinden hangisiyle ilgilidir?
- …………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Bu soru, Atatürk'ün ilkeleri hakkında bilgi edinmemizi ve bu bilgileri uygulamamızı gerektiriyor. Atatürk'ün ilkeleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda ve gelişiminde yol gösterici olarak kabul edilen temel prensiplerdir. Şimdi, bu soruyu adım adım çözelim.
1. Atatürk İlkelerini Tanıyalım:
Atatürk'ün ilkeleri arasında:
- Cumhuriyetçilik: Devletin yönetim biçimi olarak cumhuriyet sisteminin benimsenmesi.
- Milliyetçilik: Ulus bilincini ön planda tutarak milli birlik ve beraberliği sağlamak.
- Halkçılık: Eşitlik ve sosyal adaleti ön planda tutarak halkın refahını artırmayı hedeflemek.
- Devletçilik: Ekonomik alanda devletin aktif bir rol üstlenmesi.
- Laiklik: Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması.
- İnkılapçılık: Sürekli yenilik ve çağdaşlaşmayı hedeflemek.
Bu ilkeler arasında, devletin ekonomik alanda aktif rol üstlenmesi özellikle Devletçilik ilkesi ile ilgilidir.
2. Devletçilik İlkesini Açıklayalım:
- Devletçilik ilkesi, devletin ekonomik kalkınmada aktif rol alması gerektiğini savunur.
- Bu ilke, devletin ekonomik alanda bizzat girişimlerde bulunmasını ve ekonomiyi yönlendirmesini öngörür.
- Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında, ekonomik kalkınmayı sağlamak adına devletin doğrudan müdahalesi gerekli görülmüştür.
3. Sorunun Cevabını Belirleyelim:
Soruda, "Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla devletin, ekonomik alanda üstüne düşen görevleri doğrudan doğruya kendisinin yapmaya başlaması" durumu söz konusu. Bu durum, Devletçilik ilkesinin bir yansımasıdır. Çünkü devlet, ekonomik faaliyetlerde aktif rol üstlenmektedir.
Sonuç:
Bu soruda Atatürk'ün devletin ekonomik alanda bizzat görev üstlenmesiyle ilgili ilkesi sorulmaktadır. Devletçilik ilkesi, doğrudan doğruya bu durumu tanımlar. Dolayısıyla doğru cevap Devletçilik ilkesidir.
Doğru Cevap: Devletçilik
TESTCOZ.ONLINE çözümleri sunar! Bu tür sorularla karşılaştığınızda, ilkeleri tanıyarak ve ne anlama geldiklerini bilerek doğru cevaplara ulaşabilirsiniz. Başarılar dileriz! 🍀
Soru 7 |
Toplumdaki ayrıcalıkları kaldırmaya yönelik yapılan inkılaplardan üç tanesini yazınız.
- ………………………………………………………………………………… - ……………………………………………………………………………………
- ……………………………………………………………………………………………
Bu soru, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında yapılan inkılaplardan, toplumdaki ayrıcalıkları kaldırmaya yönelik olanları sormaktadır. TESTCOZ.ONLINE ile başarıya ulaşmak için, bu inkılapları adım adım inceleyelim:
1. Saltanatın Kaldırılması (1922):
- Osmanlı Devleti'nin sona ermesine ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına zemin hazırlayan bu inkılap, padişahın mutlak yetkilerini ortadan kaldırarak yönetimin halk tarafından seçilen meclise geçmesini sağladı.
- Önemli Not: Bu değişiklikle birlikte, yönetimdeki ayrıcalıklı sınıfın varlığı sona erdi.
2. Halifeliğin Kaldırılması (1924):
- Halifelik makamının kaldırılması, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını sağladı.
- Önemli Not: Bu inkılap, dinî liderliğe dayalı ayrıcalıkların sona ermesine neden oldu.
3. Soyadı Kanunu'nun Kabulü (1934):
- Herkesin bir soyadı alması zorunluluğu getirildi ve unvanlar, lakaplar kaldırıldı.
- Önemli Not: Bu inkılap, toplumsal düzeyde eşitlik sağladı ve ailevi veya sosyal kökenlere dayalı ayrıcalıkları sona erdirdi.
TESTCOZ.ONLINE farkıyla, bu inkılapların toplumda nasıl eşitlik sağladığını görmek çok daha kolay!
Sonuç:
Bu inkılaplar, toplumda farklı sınıfların ve ayrıcalıkların kaldırılmasına yönelik büyük adımlar olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, bu değişikliklerle modern ve eşitlikçi bir toplum yapısına kavuşmuştur.
Doğru Cevap:
- Saltanatın Kaldırılması
- Halifeliğin Kaldırılması
- Soyadı Kanunu'nun Kabulü
Soru 8 |
İtalya ve Almanya’nın yayılmacı politikalarına karşı sınırların güvenliğini sağlamak için, Yunanistan, Türkiye, Romanya ve Yugoslavya arasında 9 Şubat 1934’te imzalanan antlaşma hangisidir?
- ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Bu soru tarih konusuyla ilgili ve özellikle iki dünya savaşı arasındaki dönemdeki uluslararası antlaşmaları konu alıyor. TESTCOZ.ONLINE ile başarıya ulaşmanız için bu antlaşmayı tanıyalım.
1. Adım: Soruyu dikkatlice okuyalım. Burada İtalya ve Almanya'nın yayılmacı politikalarına karşı bir önlem olarak bazı ülkelerin bir araya geldiği belirtiliyor. Bu ülkeler Yunanistan, Türkiye, Romanya ve Yugoslavya.
2. Adım: Soruda geçen tarihe dikkat edelim: 9 Şubat 1934. Bu tarih, bu dört ülkenin katıldığı önemli bir paktın tarihidir.
3. Adım: Bu dört ülkenin bir araya gelerek imzaladığı antlaşmanın adını hatırlamamız gerekiyor. Bu antlaşma, Balkan Antantı olarak bilinir.
4. Adım: Balkan Antantı, özellikle o dönemde Balkanlar'da barışı sağlamak ve sınırların güvenliğini temin etmek amacıyla imzalanmıştır. İtalya ve Almanya'nın yayılmacı politikalarına karşı bir savunma mekanizması oluşturulmak istenmiştir.
- Balkan Antantı'nın Özellikleri:
- ✅ Ülkeler: Türkiye, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya
- ✅ Tarih: 9 Şubat 1934
- ✅ Amaç: Sınır güvenliğini sağlamak, yayılmacı politikalara karşı durmak
TESTCOZ.ONLINE çözümleri sunar: Bu bilgilerle, sorunun doğru cevabını belirlemek oldukça kolay.
Sonuç: Soruda belirtilen tarihte ve amaçla kurulan antlaşma Balkan Antantı’dır. Bu antlaşma, dört ülkenin İtalya ve Almanya'nın yayılmacı politikalarına karşı bir güvenlik önlemi olarak oluşturulmuştur.
Doğru Cevap: Balkan Antantı
Soru 9 |
Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesi ile ilgili yapılan çalışmalardan üç tanesini yazınız.
- ………………………………………………………………………………… - ……………………………………………………………………………………
- ……………………………………………………………………………………………
Bu soruda, Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesine uygun olarak gerçekleştirilen çalışmalardan üç tanesini yazmanız isteniyor. Şimdi bu ilkeyle ilgili önemli çalışmaları adım adım açıklayalım. TESTCOZ.ONLINE çözümleri sunar 🌟:
1. Balkan Antantı (1934):
- Açıklama: Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında imzalanan bu pakt, bölgede barışı ve iş birliğini güçlendirmek amacıyla yapılmıştır. Bu, Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesinin bir yansımasıdır.
- Önem: Türkiye'nin komşularıyla iyi ilişkiler kurmak ve bölgesel barışı sağlamak için atılmış önemli bir adımdır. ✅
2. Sadabat Paktı (1937):
- Açıklama: Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında imzalanan bu pakt, Orta Doğu'da barış ve istikrarı desteklemek amacı taşır.
- Önem: Bölgesel güvenliği artırmak ve iyi komşuluk ilişkileri geliştirmek için önemli bir adımdır. ✅
3. Milletler Cemiyeti'ne Üyelik (1932):
- Açıklama: Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne üye olması, uluslararası barışa katkıda bulunma ve dünya barışını destekleme çabasının bir göstergesidir.
- Önem: Türkiye’nin dünya barışına olan bağlılığını ve uluslararası iş birliğini güçlendirme amacını gösterir. ✅
TESTCOZ.ONLINE öğretmeniniz açıklıyor: Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesi, hem ülke içinde hem de uluslararası alanda barışı teşvik etmek için birçok diplomatik girişim ve antlaşma ile desteklenmiştir.
Sonuç:
Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesi, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde barışı teşvik eden ve sürdüren önemli diplomatik girişimlerle desteklenmiştir. Bu çalışmalar, Türkiye'nin komşularıyla ve dünya ülkeleriyle barış içinde yaşama arzusu ve çabasıyla doğrudan ilişkilidir.
Doğru Cevap:
- Balkan Antantı (1934)
- Sadabat Paktı (1937)
- Milletler Cemiyeti'ne Üyelik (1932)
Soru 10 |
Lozan Antlaşması ile ülke içerisinde yaşayan azınlıkların Türk vatandaşı sayılmasının temel nedeni nedir?
- ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….
Bu soru, Lozan Antlaşması'nın önemli bir maddesini ve azınlıkların Türk vatandaşı olarak kabul edilmesinin gerekçesini anlamamızı gerektiriyor. Şimdi adım adım bu konuyu ele alalım:
1. Lozan Antlaşması'nın Önemi:
Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası arenada tanınmasını sağlayan ve ülkemizin sınırlarını belirleyen önemli bir barış antlaşmasıdır. Bu antlaşma, Türkiye'nin bağımsızlığını ve egemenliğini tescillemiştir. 📜
2. Azınlıkların Durumu:
Antlaşma kapsamında, Türkiye'de yaşayan azınlıkların hakları ve statüleri belirlenmiştir. Azınlıklar; Rumlar, Ermeniler ve Museviler gibi grupları kapsamaktadır.
3. Azınlıkların Türk Vatandaşı Sayılması:
- Amaç: Türkiye'de yaşayan azınlıkların Türk vatandaşı olarak kabul edilmesinin temel amacı, ülke birliğini ve bütünlüğünü sağlamaktır. 🟢
- Sosyal Uyum: Bu durum, toplumsal barışı ve sosyal uyumu güçlendirmeyi hedeflemiştir. Farklı etnik ve dini grupların Türk vatandaşı olarak kabul edilmesi, onları ülkenin bir parçası haline getirerek uyumu artırır.
- Eşit Haklar: Azınlıkların Türk vatandaşı olması, onlara eşit vatandaşlık hakları tanır ve ayrımcılığı önler. Bu da ülke içindeki huzurun korunmasına katkı sağlar.
TESTCOZ.ONLINE öğretmeniniz açıklıyor: Türkiye'nin bağımsızlığını ve birliğini korumak, farklı kültürel grupların birlikte yaşamasını teşvik etmek ve sosyal bütünlüğü sağlamak için azınlıkların Türk vatandaşı sayılması önemli bir adım olmuştur.
Sonuç:
Lozan Antlaşması ile ülke içerisinde yaşayan azınlıkların Türk vatandaşı sayılmasının temel nedeni, ülke birliğini ve sosyal uyumu sağlamak ve bu gruplara eşit haklar tanıyarak toplumsal barışı güçlendirmektir.
Doğru Cevap: Ülke birliğini ve sosyal uyumu sağlamak
Soru 11 |
Hatay Parlâmentosunun, 29 Haziran 1939'da, Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlanma kararı almasının nedeni nedir?
- ………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Bu soruda, Hatay Parlamentosunun Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlanma kararı almasının nedenini açıklamamız isteniyor. Şimdi adım adım bu konuyu inceleyelim.
1. Tarihsel Arka Plan:
- Hatay'ın Konumu: Hatay, Misak-ı Milli sınırları içinde yer alan ve tarih boyunca stratejik önemi olan bir bölgedir.
- Fransız Mandası: 1920'lerde, Hatay Fransız mandasına bırakılmıştı, ancak bölge halkının çoğunluğu Türk'tü ve Türkiye'ye bağlanmak istiyorlardı.
2. Türkiye'nin Dış Politikası:
- Atatürk'ün Politikası: Mustafa Kemal Atatürk'ün dış politikada Misak-ı Milli sınırlarına ulaşma hedefi vardı ve Hatay bu hedefin bir parçasıydı.
- Barışçıl Çözüm Arayışı: Türkiye, Hatay'ın Türkiye'ye katılması için diplomatik yollarla çözüm arıyordu.
3. Hatay Halkının İsteği:
- Türk Kimliği: Hatay'da yaşayan halkın büyük bir kısmı kendini Türk olarak görmekteydi ve Türkiye'ye katılmak istiyorlardı.
- Kültürel ve Ekonomik Bağlar: Türkiye ile olan kültürel ve ekonomik bağlar, Hatay halkının Türkiye'ye bağlanma isteğini güçlendiriyordu.
4. Sonuçta Alınan Karar:
- Bağımsız Hatay Devleti: 1938'de Hatay bağımsız bir devlet olarak ilan edilmişti. Ancak kısa süre sonra, 1939'da Hatay Parlamentosu, halkın isteği üzerine Türkiye'ye bağlanma kararı aldı.
Sonuç:
Hatay Parlamentosu, 29 Haziran 1939'da Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlanma kararı almasının ana nedeni, Hatay halkının büyük çoğunluğunun Türkiye'ye bağlanmak istemesi, Türkiye'nin diplomatik çabaları ve Atatürk'ün Misak-ı Milli sınırlarına ulaşma hedefidir. Bu karar, halkın isteği doğrultusunda alınmıştır ve tarihi bir birleşmedir. Doğru Cevap: Hatay halkının Türkiye'ye katılma isteği ve Türkiye'nin diplomatik çabaları.
TESTCOZ.ONLINE çözümleri sunar! Bu açıklamalarla Hatay'ın Türkiye'ye katılma sürecini daha iyi anladığınızı umuyorum.
Soru 12 |
Türklerin mücadelelerinde haklılığını ortaya koyan uluslararası ilk belge hangisidir?
- ………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….……
Bu tür bir soruda, Türklerin tarih sahnesinde uluslararası alanda haklılıklarını belgeleyen önemli bir anlaşmanın veya belgenin adını bilmemiz gerekiyor. Bu belgeler genellikle antlaşmalar veya uluslararası konferanslar sonucunda ortaya çıkar.
Çözüm Adımları:
1. Tarihsel Bağlamı Anlamak: Türkler, tarihlerinde birçok uluslararası mücadeleye katılmışlardır. Bu mücadelelerin sonucunda haklılıklarını ortaya koyan belgeler genellikle uluslararası antlaşmalar veya konferanslar sonucunda ortaya çıkar.
2. Anahtar Belgeyi Belirlemek: Türklerin uluslararası alanda haklılıklarını ortaya koyan ilk belge, 1856 yılında imzalanan Paris Antlaşmasıdır. Bu antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa devletleri tarafından eşit bir devlet olarak kabul edildiği ve toprak bütünlüğünün garanti altına alındığı bir belgedir.
3. Paris Antlaşması'nın Önemi:
- ✅ Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğü uluslararası alanda tanındı.
- ✅ Osmanlı Devleti, Avrupa devletleriyle eşit statüde kabul edildi.
- ✅ Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, uluslararası diplomaside yer almıştır.
Bu bilgiler ışığında, TESTCOZ.ONLINE ile daha kolay bir şekilde doğru cevabı bulabiliriz.
Sonuç:
Paris Antlaşması, Türklerin uluslararası alanda haklılıklarını ortaya koyan ilk önemli belgedir. Bu belge, Osmanlı Devleti'nin uluslararası hukukta yerini sağlamlaştırmıştır.
Doğru Cevap: Paris Antlaşması
Soru 13 |
II. Dünya Savaşı’nda ülkeler; Mihver Devletler ve Müttefik Devletler olmak üzere iki gruba ayrılmışlardır. Mihver ittifakının üç büyük ortağı hangi ülkelerdir?
- …………………………………… - …………………………………. - ………………………………….
Bu soruda, II. Dünya Savaşı sırasında dünyadaki ülkelerin nasıl iki ana grup olarak ayrıldığını ve bu gruplardan biri olan Mihver Devletleri'nin üç büyük ortağını bulmamız gerekiyor. TESTCOZ.ONLINE ile başarıya!
1. Mihver Devletleri Tanıyalım:
II. Dünya Savaşı sırasında Mihver Devletleri, dünya üzerinde genişleme politikaları izleyen ve savaşın başlatıcıları olarak kabul edilen ülkelerdir.
2. Üç Büyük Ortak:
Mihver Devletleri'nin en önemli ve büyük üç ortağı şunlardır:
- Almanya
- İtalya
- Japonya
3. Neden Bu Ülkeler?
- Almanya: Savaşı başlatan ülke olarak, Adolf Hitler liderliğinde Avrupa'da genişlemeye çalışmıştır.
- İtalya: Benito Mussolini liderliğinde Akdeniz ve Kuzey Afrika'da etkili olmak istemiştir.
- Japonya: Asya'da ve Pasifik'te genişleme hedefleriyle savaşa katılmıştır.
TESTCOZ.ONLINE farkıyla, bu bilgileri kavramak ve hatırlamak artık daha kolay!
Sonuç:
II. Dünya Savaşı'ndaki Mihver Devletleri'nin üç büyük ortağı Almanya, İtalya ve Japonya'dır. Bu ülkeler savaşın başlıca aktörleri olmuş ve genişleme politikaları izlemişlerdir.
Doğru Cevap: Almanya, İtalya, Japonya
Soru 14 |
“Demokratik rejimi benimsemiş olan Atatürk, 1923’ten sonra bazı partilerin kurulmasına izin vermiş, ancak çok partili hayata geçilememiştir.” Bunun temel nedeni nedir?
- ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………....
Bu soruyu çözmek için demokratik rejimlerin ve Türkiye'nin tarihine dair bazı bilgileri hatırlamamız gerekiyor. TESTCOZ.ONLINE öğretmeniniz açıklıyor: Atatürk döneminde çok partili hayata geçişin neden tam anlamıyla gerçekleşemediği üzerine düşünelim.
Çözüm Adımları:
1. Demokrasi ve Çok Partili Sistem:
- Demokratik rejimler, birden fazla siyasi partinin var olduğu ve halkın bu partiler arasında seçim yapabildiği sistemlerdir.
- Atatürk, Türkiye'de demokrasinin yerleşmesi için çok partili hayata geçişi desteklemiştir.
2. 1923 Sonrası Türkiye:
- Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk, ülkede siyasi çeşitliliğin olmasını istemiştir.
- Bu nedenle, bazı partilerin kurulmasına izin vermiştir.
3. Engeller ve Zorluklar:
- Yeşil Tik Ülkenin o dönemdeki sosyal ve siyasi koşulları tam anlamıyla çok partili bir sistemi desteklememiştir.
- Yeşil Tik Yeni kurulan partiler, ya çok kısa sürede kapatılmış ya da halk tarafından yeterince desteklenememiştir.
- Yeşil Tik İstikrarsızlık ve iç çatışmalar, çok partili sisteme geçişi zorlaştırmıştır.
4. Temel Neden:
- Atatürk'ün çok partili hayata geçişi tam olarak başaramamasının temel nedenlerinden biri, yeni kurulan partilerin rejime karşı tehdit oluşturması ve ülkenin henüz buna tam anlamıyla hazır olmamasıdır.
Sonuç:
Atatürk döneminde çok partili sisteme geçişin tam anlamıyla sağlanamamasının temel nedeni, yeni kurulan partilerin rejim için tehdit oluşturması ve ülkenin bu sürece hazır olmamasıydı. TESTCOZ.ONLINE ile başarıya ulaşabilirsiniz!
Doğru Cevap: Yeni kurulan partilerin rejim için tehdit oluşturması ve ülkenin bu sürece hazır olmaması.
Soru 15 |
Ülkemiz, boğazlar üzerindeki tam egemenlik hakkını hangi antlaşma ile kazanmıştır?
- …………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Ülkemiz, boğazlar üzerindeki tam egemenlik hakkını hangi antlaşma ile kazanmıştır? Bu soru, özellikle tarih derslerinde önemli bir konudur. Şimdi bu konuyu adım adım ele alalım:
1. Boğazlar Meselesi: Türkiye'nin boğazlar üzerindeki egemenliği, tarih boyunca birçok uluslararası antlaşmanın konusunu oluşturmuştur. Boğazlar, stratejik önemi nedeniyle her zaman büyük ilgi çekmiştir.
2. Lozan Antlaşması: 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması ile Türkiye, boğazlar üzerindeki bazı haklarını kazanmıştır. Ancak, bu antlaşma tam egemenlik sağlamamış, boğazlar uluslararası bir komisyonun denetiminde kalmıştır.
3. Montreux Boğazlar Sözleşmesi: Türkiye, boğazlar üzerindeki tam egemenlik hakkını 1936 yılında imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile kazanmıştır. Bu sözleşme, Türkiye'ye boğazlar üzerinde askeri ve ticari gemilerin geçişini düzenleme hakkı tanımıştır.
Önemli Noktalar:
- Montreux Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye'nin boğazlar üzerindeki tam egemenliğini sağlamıştır. ✅
- Bu sözleşme ile boğazların kontrolü ve denetimi tamamen Türkiye'ye bırakılmıştır. ✅
TESTCOZ.ONLINE öğretmeniniz açıklıyor: Unutmayın, Montreux Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye'nin boğazlar üzerindeki kontrolünü pekiştirmiş ve uluslararası alanda önemli bir konum kazandırmıştır.
Sonuç: Ülkemiz, boğazlar üzerindeki tam egemenlik hakkını Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile kazanmıştır. Bu anlaşma, Türkiye'nin boğazlar üzerindeki stratejik kontrolünü sağlamlaştırmıştır.
Doğru Cevap: Montreux Boğazlar Sözleşmesi
Soru 16 |
‘’Sadık millet olarak bilinen fakat 19. yy’da İngiltere ve Rusya’nın bağımsızlık vaatleriyle ayaklanan, günümüzde sözde soykırım iddialarıyla ülkemize tehdit oluşturan devlet hangisidir?
- ………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Bu soruda, Osmanlı İmparatorluğu döneminde "Sadık Millet" olarak bilinen ve daha sonra bağımsızlık elde etmek için ayaklanan bir milletin hangisi olduğu sorulmaktadır. “Sadık Millet” terimi, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Ermeni halkı için kullanılmıştır. 19. yüzyılda İngiltere ve Rusya'nın bağımsızlık vaatleriyle Ermenilerin ayaklandığı bilinmektedir.
Sorunun Çözümü:
1. Sadık Millet Kavramı: Osmanlı İmparatorluğu'nda "Sadık Millet" terimi, Ermeniler için kullanılırdı. Çünkü Osmanlı yönetimine sadık olarak bilinirlerdi.
2. 19. Yüzyılda Ayaklanmalar: 19. yüzyılda, özellikle Rusya ve İngiltere'nin desteğiyle, Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bağımsızlık için çeşitli ayaklanmalarda bulunmuşlardır.
3. Günümüzdeki Durum: Günümüzde, Ermenistan ile Türkiye arasında 1915 olayları nedeniyle ortaya çıkan sözde soykırım iddiaları, iki ülke arasındaki ilişkileri etkilemektedir.
🔍 TESTCOZ.ONLINE öğretmeniniz açıklıyor: Bu bilgiler ışığında, soruda kastedilen devletin Ermenistan olduğu sonucuna varıyoruz.
Sonuç:
Bu bilgiler doğrultusunda, Osmanlı döneminde "Sadık Millet" olarak bilinen ve sonrasında bağımsızlık için ayaklanan millet Ermenilerdir. Bu nedenle, soruda bahsedilen devlet Ermenistan'dır.
Doğru Cevap: Ermenistan
TESTCOZ.ONLINE çözümleri sunar: Bu tür tarihsel soruları anlamak için tarih kitaplarını dikkatlice incelemek ve olayları geniş bir perspektiften değerlendirmek önemlidir. 🏆
Soru 17 |
Atatürk, hangi cephedeki mücadeleler sırasında askerlerine; “Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!” sözünü söylemiştir?
- ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….
Bu soruda, Mustafa Kemal Atatürk'ün tarihte ünlü olan bir sözünü hangi cephede söylediğini bulmamız isteniyor. TESTCOZ.ONLINE çözümleri sunar ve biz de bu sözü hangi cephede söylediğini adım adım inceleyelim.
1. Dünya Savaşı'nda Atatürk'ün Cepheleri:
1. Çanakkale Cephesi:
- Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı sırasında özellikle Anafartalar ve Conkbayırı'nda önemli başarılar elde etmiştir.
- Bu cephede, askerlerine olan güvenini ve kararlılığını göstermek için “Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!” sözünü söylediği bilinmektedir. Bu söz, askerlerin morali üzerinde büyük bir etki yaratmıştır.
2. Kafkas Cephesi:
- Atatürk, Kafkas Cephesi'nde de görev almıştır ancak bu cephede böyle bir söze dair bir kayıt bulunmamaktadır.
3. Suriye-Filistin Cephesi:
- Bu cephede de Atatürk görev almıştır ama ünlü sözü burada değil, Çanakkale'de söylemiştir.
4. Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz:
- Bu savaşlar Kurtuluş Savaşı dönemine aittir ve Atatürk'ün liderliği ile kazanılmıştır ancak yukarıdaki söz, Çanakkale Savaşı ile özdeşleşmiştir.
2. Sonuç:
- Çanakkale Cephesi'nin Türkiye tarihi için önemi büyüktür. Burada verilen mücadele, Türk milletinin kararlılığını ve cesaretini ortaya koymuştur. TESTCOZ.ONLINE ile başarıya ulaşmak için konuyu iyi anlamak önemlidir.
Doğru Cevap: Çanakkale Cephesi
Bu çözümle, Atatürk'ün ünlü sözünü hangi cephede söylediğini ve bu cephedeki tarihi önemini öğrendik. TESTCOZ.ONLINE öğretmeniniz açıklıyor, bu tip sorular tarih bilgisini pekiştirmek için harika bir fırsattır.
Soru 18 |
Şeyh Sait isyanı ve Menemen olaylarının ortak yönü nedir?
- ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….
Bu tür sorular, tarih konularında olayların nedenlerini ve sonuçlarını anlamayı gerektirir. Şimdi Şeyh Sait İsyanı ve Menemen Olayı'nın ortak yönlerini analiz edelim. TESTCOZ.ONLINE çözümleri sunar ve sizi başarıya ulaştırır!
1. Şeyh Sait İsyanı ve Menemen Olayı'nın Tanımları:
- Şeyh Sait İsyanı: 1925 yılında, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan kısa bir süre sonra meydana gelen bu isyan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, dini ve etnik sebeplerle ortaya çıkmıştır. İsyanın başında Şeyh Sait bulunmaktadır ve isyan, Cumhuriyet rejimine karşı bir tehdit olarak algılanmıştır.
- Menemen Olayı: 1930 yılında İzmir Menemen'de gerçekleşen bu olay, dini duyguların kışkırtılması sonucu meydana gelmiştir. Olay sırasında Derviş Mehmet ve arkadaşları, rejime karşı ayaklanmış ve yedek subay olan Mustafa Fehmi Kubilay şehit edilmiştir.
2. Ortak Yönler:
- Dini Unsurlar:
- ☑️ Her iki olayda da dini duygular ön plandadır. Dini liderler veya dini söylemler kullanılarak halk kışkırtılmıştır.
- Cumhuriyet Rejimine Karşı Tehdit:
- ☑️ Her iki olay da Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni kurulan rejimine karşı bir tehdit olarak algılanmıştır. Bu isyanlar, Cumhuriyetin getirdiği yeniliklere ve laik düzene karşı bir tepki niteliğindedir.
- Asayişin Bozulması:
- ☑️ Her iki olayda da asayişin bozulduğu ve otoriteye karşı gelindiği görülmektedir. Devletin otoritesi sorgulanmış ve bu olaylar sonucunda sıkı önlemler alınmıştır.
3. Sonuç:
Bu iki olay, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında karşılaştığı iç tehditlerin önemli örneklerindendir. Hem Şeyh Sait İsyanı, hem de Menemen Olayı dini duyguların kışkırtılması sonucu ortaya çıkmış ve Cumhuriyet rejimine karşı bir tehdit oluşturmuştur.
Doğru Cevap:
- İki olay da dini duyguların kışkırtılması sonucu ortaya çıkmış ve Cumhuriyet rejimine karşı bir tehdit oluşturmuştur.
TESTCOZ.ONLINE farkıyla bu tür soruları anladığınızda, tarih derslerinde başarı kaçınılmazdır!
Soru 19 |
Türkiye Büyük Millet Meclisinin isyanları bastırmak için yasama yetkisini kullanarak çıkardığı kanun hangisidir?
- ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….
Bu soru Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş dönemine dair önemli bir konuyu ele alıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Kurtuluş Savaşı sırasında çeşitli isyanlarla karşı karşıya kalmıştır. Bu isyanlarla etkili bir şekilde mücadele edebilmek için TBMM, özel yetkilerle donatılmış bir yasayı çıkarmıştır.
Çözüme Başlayalım:
1. İsyanlar ve TBMM: Kurtuluş Savaşı döneminde, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde TBMM'ye karşı isyanlar çıkmıştır. Bu isyanlar, Milli Mücadele'yi zor duruma sokabilir ve düşman güçlerine avantaj sağlayabilirdi.
2. Yasama Yetkisi Kullanımı: TBMM, bu isyanları bastırmak ve Milli Mücadele'yi korumak amacıyla yasama yetkisini kullanarak bir kanun çıkarmıştır. Amaç, isyanları hızlı ve etkili bir şekilde bastırmak ve düzeni sağlamaktır.
3. Önemli Kanun: TBMM'nin isyanları bastırmak için çıkardığı bu kanun, Hıyanet-i Vataniye Kanunu'dur. Bu kanun, vatana ihanet edenlerin ve isyan çıkartanların cezalandırılmasını öngörmüştür.
TESTCOZ.ONLINE ile daha kolay öğrenelim: Bu kanun, TBMM'nin otoritesini pekiştirmiş ve Milli Mücadele'nin başarılı bir şekilde sürdürülmesine katkıda bulunmuştur.
Sonuç:
TBMM, Kurtuluş Savaşı süresince yaşanan isyanları bastırmak ve ülkenin dirliğini sağlamak amacıyla Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nu çıkarmıştır. Bu kanun, vatana ihanet eden kişilere karşı uygulanmış ve isyanların bastırılmasında önemli bir rol oynamıştır.
Doğru Cevap: Hıyanet-i Vataniye Kanunu
Soru 20 |
Erkeklerin çok eşliliğinin yasaklanması, kadınlara evlenme ve boşanma hakkı verilmesi, mirasta eşitlik, mahkemede kadınların erkeklerle eşit hale gelmesi, resmi nikahın zorunlu hale gelmesi gibi gelişmeler hangi kanunun sonuçlarıdır?
- ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………......
Bu soru, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki önemli yasal değişikliklerden biriyle ilgilidir. Özellikle kadın hakları ve hukuki alandaki eşitlik konularını ele almaktadır. TESTCOZ.ONLINE çözümleri sunar diyerek adım adım bu sorunun çözümüne bakalım:
1. Önemli Noktalar:
- Soruda belirtilen gelişmeler şunları içeriyor:
- Erkeklerin çok eşliliğinin yasaklanması
- Kadınlara evlenme ve boşanma hakkının verilmesi
- Miras hakkındaki eşitlik
- Mahkemede kadın ve erkeklerin eşit hale gelmesi
- Resmi nikahın zorunlu hale gelmesi
2. Kanunun Tanımı:
- Bu gelişmeler, kadınlara ve erkeklere hukuk önünde eşit haklar tanıyan bir kanunla ilgilidir.
- Medeni Kanun, Türkiye'de bu tür değişiklikleri sağlayan en önemli yasal düzenlemedir.
3. Medeni Kanun'un Önemi:
- Medeni Kanun, 17 Şubat 1926'da kabul edilmiştir.
- Bu kanun, İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak hazırlanmış ve Türkiye'deki aile hukuku, miras hukuku gibi alanlarda köklü değişiklikler getirmiştir.
- Kadın ve erkek eşitliği konusunda çok önemli adımlar atılmıştır.
4. Çözümün Özeti:
- Soruda belirtilen tüm gelişmeler, Türk Medeni Kanunu'nun bir sonucudur.
- Bu kanunla birlikte, kadınlar ve erkekler arasında hukuki eşitlik sağlanmış, aile ve miras hukuku düzenlenmiştir.
Sonuç:
Bu soru, Türk Medeni Kanunu'nun getirdiği yeniliklerle ilgilidir. TESTCOZ.ONLINE ile başarıya diyerek, doğru cevabımızı netleştirelim.
Doğru Cevap: Türk Medeni Kanunu