TYT Sosyal Bilimler Deneme Sınavı 4
Tebrikler! TYT Sosyal Bilimler Deneme Sınavı 4 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
→ Toplam soru sayısı: %%TOTAL%%
→ Doğru sayınız: %%SCORE%% - yanlış ve boş sayınız: %%WRONG_ANSWERS%%.
→ Sınavdan aldığınız puan: %%PERCENTAGE%%
→ Sınav sonucu değerlendirmeniz: %%RATING%%
Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1 |
1-5 Tarih Soruları
Osmanlı Devleti’nde II. Meşrutiyet’in ilanı sonrasında Kanun-ı
Esasi’de yapılan bir değişiklikle, siyasi parti kurma hakkı getirilerek çok partili hayata geçiş sağlanmıştır.
Bu değişikliğin aşağıdakilerden hangisi üzerinde hızlandırıcı bir etkisinin olduğu savunulabilir?
Çok uluslu yapının korunmasında | |
Siyasal yaşama katılımın artmasında | |
Merkeziyetçi yönetimin güçlenmesinde | |
İç sorunlarınların dış soruna dönüşmesinde | |
Kadın haklarının genişletilmesinde |
Soru 2 |
Hz. Muhammed Dönemi’nde hazırlanan Medine Sözleşmesi’yle toplumdaki bireylerin birbirleriyle ve yabancılarla olan
ilişkileri, din ve vicdan hürriyeti, hak ve sorumlulukları belirli esaslara bağlanmıştır.
Bu bilgiye dayanarak Hz. Muhammed’in Medine Sözleşmesi’yle;
I. Araplar arasında siyasi birliğin sağlanması,
II. vatandaşlık duygularının pekiştirilmesi,
III. inanç özgürlüğünün sağlanması
durumlarından hangilerini amaçladığı savunulabilir?
Yalnız I | |
Yalnız II | |
I ve III | |
II ve III | |
I, II ve III |
Soru 3 |
Yaşanılan coğrafi bölgenin fiziki yapısı, toplumların hayat
tarzının oluşumunda temel etkendir.
Bu yargıya İlk Türk devletlerinde görülen aşağıdaki durumlardan hangisi kanıt olarak gösterilebilir?
Hayvancılığın toplumsal ve ekonomik hayatta önemli bir yerinin olması | |
Veraset sisteminde kut anlayışının esas alınması | |
Hukuk alanında töre kurallarının geçerli olması | |
Ordunun gönüllü askerlerden oluşması | |
Yönetimde kolaylık sağlamak amacıyla toprakların doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılması |
Soru 4 |
Osmanlı Devleti, kuruluşundan itibaren merkezî yapıyı güç-
lendirmeye çalışmıştır.
Aşağıdakilerden hangisinin bu durumu engelleyici bir
uygulama olduğu savunulabilir?
Fatih Dönemi’nde “Devletin toprakları padişahındır.” anlayışına geçilmesi | |
Orduda ve üst düzey makamlarda devşirmelerin kullanılması | |
Balkanlarda, fethedilen topraklardaki bazı yerel yöneticilerin görevde tutulması | |
Tımar topraklarının askerlere ve yöneticilere maaş karşılığında verilmesi | |
Kanunların mutlaka padişahın emri olarak çıkarılması |
Soru 5 |
Tanzimat Fermanı’nın başlıca amaçları; devlet içerisindeki halkın bir kısım haklarını genişletmek, Müslüman ve Hristiyan toplumları siyasi yönlerden birbirine yaklaştırmak ve Avrupalı devletlerin azınlıkları bahane ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmasını engelleyerek iç barışı ve bütünlüğü sağlamaktır.
Bu bilgiye dayanılarak Tanzimat Fermanı’nın maddeleri
arasında aşağıdakilerden hangisinin yer aldığı söylenemez?
Kanun önünde herkes eşit sayılacaktır. | |
Mahkemeler herkese açık olarak yapılacaktır. | |
Vergiler herkesin gelirine göre toplanacaktır. | |
Kişilere mülkiyet hakkı tanınacaktır. | |
Osmanlı saltanatı ve halifeliği hanedanın büyük oğluna aittir. |
Soru 6 |
6-10 Coğrafya Soruları
Aşağıda Beşerî Coğrafya’nın bazı dallarına ait etkinlik konuları verilmiştir.

Bu konuları inceleyen Beşerî Coğrafya’nın dalları arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
Enerji Coğrafyası | |
Siyasi Coğrafya | |
Ulaşım Coğrafyası | |
Sanayi Coğrafyası | |
Yerleşme Coğrafyası |
Soru 7 |
Doğada meydana gelen bazı olaylar afetlerin oluşumuna neden olmaktadır.
Buna göre, aşağıdaki doğa olaylarından hangisi, karşısında verilen afetin meydana gelmesinde etkili değildir?
Doğa olayı Ani kar erimeleri Afet Sel ve taşkınlar | |
Doğa olayı Denizaltı depremleri Afet Tsunami | |
Doğa olayı Aşırı yağışlar Afet Heyelan | |
Doğa olayı Yer sarsıntıları Afet Kaya düşmesi | |
Doğa olayı Aşırı sıcaklar Afet Kaya Deprem |
Soru 8 |
Aşağıdaki haritada bazı alanlar koyu renkle gösterilmiştir.

Bu alanların iklim özellikleriyle ilgili, aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
Oluşumunda batı rüzgârları ile sıcak okyanus akıntıları etkilidir. | |
Tuz ve kireç oranı düşük kahverengi orman toprakları yaygındır. | |
Belirgin bir kurak dönem yoktur. | |
Bulutluluk oranı fazladır. | |
Bitki örtüsü yağışlarla yeşeren, kurak dönemde sararan uzun boylu otlardan oluşur. |
Soru 9 |
Bir ülkede son 10 yıl içerisinde yaşlı nüfus oranının giderek artması;
I. nüfus miktarının azaldığı,
II. sağlık hizmetlerinin geliştiği,
III. eğitime başlama yaşının yükseldiği,
IV. doğum oranında azalmalar yaşandığı
durumlarından hangilerinin göstergesi olabilir?
I ve II | |
I ve III | |
II ve III | |
II ve IV | |
III ve IV |
Soru 10 |
Aşağıdaki haritada Afrika genelinde ülkelere göre kişi başına düşen millî gelir gösterilmiştir.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi, kişi başına düşen
millî gelirin 4000 dolardan fazla olduğu ülkelerden biridir?
Libya | |
Mısır | |
Sudan | |
Etiyopya | |
Somali |
Soru 11 |
11-15 Felsefe Soruları
Phytagoras, felsefenin bilgiyle olan ilişkisini açıklamaya çalışmasının yanında bilgeliğin, bilgi ve kişilik yoluyla yetkinleşme olduğuna da işaret eder. Gerçekleri olduğu gibi, tasavvur eden, hükümleri ona göre onaylayan ve ahlaklı bir şekilde hareket eden insanın bilgelik yolunda olduğu ve felsefenin buna fayda sağladığı söylenebilir.Yetkinliğe mutlak olarak erişildiğini ileri sürmek olanaklı olmadığı gibi bu iddiada bulunmak da bir cehalete yol açabilir. Felsefenin bilgeliği seven anlamında terimleştirilmesi önemli bir felsefi anlayışa dayanır.
Bu parçadan, aşağıda öne sürülen yargıların hangisine
ulaşılabilir?
Bilge insanın felsefeye ihtiyacı yoktur. | |
Felsefe bilgelik sevgisidir. | |
Felsefe soyut bilgiler üretir. | |
Felsefe yaşamda işlevsizdir. | |
Bilgelik beraberinde mitolojiyi de içerir. |
Soru 12 |
12 MÖ 6 yüzyılda İlk Çağ doğa felsefesinin ana problemi, varlığın ilk nedeninin ne olduğu düşüncesidir. Varlığı oluşturan
ilk neden sorunu, aynı zamanda varlığın ilk maddesinin ne olduğu problemi olarak da görülmüştür. Varlığın ilk nedeni;
temel, ilk ilke ve arkhe olarak da isimlendirilmiştir. İlk neden, her şeyin ondan çıktığı ve her şeyin temelini belirleyendir.
İlk neden problemi; bir yandan öz tartışmalarına, bir yandan varlığın değişimi tartışmalarına dönüşmüştür.
Bu parçada sözü edilen “arkhe” aşağıdakilerden hangisine karşılık gelmektedir?
Varlığın özüne | |
Varlığın bilgisine | |
Varlığın niceliğine | |
Nedensellik ilkesine | |
Varlığın statik yapısına |
Soru 13 |
Kartezyen felsefenin kurucusu Descartes’tır. Descartes varlık felsefesinde düalizmi savunmuştur. Descartes’a göre, birbirinden tamamen farklı iki töz vardır. Descartes, bu tözleri yaratan ve yaratılan töz diye ikiye ayırmıştır. Yaratan töz olan Tanrı kendinden var olan, kendisinden başka hiçbir varlığa
ihtiyaç duymayan tözdür. Tanrı sonsuz, varlığını kendisine borçlu, başka bir şeye ihtiyacı olmayan tözdür, öncesiz ve sonrasız olarak kendiliğinden vardır. Yaratılan tözler ise ruh ve maddedir. Madde yer kaplayan, ruh ise düşünen tözdür. Ruh düşünür ama yer kaplayamaz. Madde ise yer kaplar ama düşünemez. Descartes bunlara da sonlu töz adını verir. Bu iki varlık alanı tamamen birbirinden ayrıdır. Düşünce maddeden bağımsız, madde de düşünceden bağımsız olarak var olur. Yaratılan tözler, kendi başlarına varlığa gelmek için Tanrı’ya muhtaç olan varlıklardır.
Descartes’ın bu açıklamaları ile aşağıdaki varlık görüşlerinden hangisini benimsediği söylenebilir?
Varlık ideadır. | |
Varlık maddedir. | |
Varlık hem idea hem de maddedir. | |
Varlık yoktur. | |
Varlık bir oluştur. |
Soru 14 |
İbn Sinâ’ya göre hiç kimse akıl adına dini bilginin imkânsız ve gereksiz olduğunu ileri süremez. Nitekim vahyin ışığı olmadan iyi ve kötü sorunu çözülemez; çünkü insan iyi ve kötü sorunu karşısında salt akıl düzeyinde kalamaz, objektif düşünemez ve objektif davranamaz. Bu değerlere ilişkin durumlar da duygular da harekete geçip insanı subjektif yargılar vermeye ve hareket etmeye zorlar. İnsanı, tutkuları konusunda uyararak, onlara kapılmaktan koruma ve akla göre davranmaya yöneltmede dinin varlığı gerekli olup, onun yerini başka bir şey tutamaz.
Bu parçaya dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine
varılamaz?
Akıl, dini bilgiyi gereksiz kılmaz. | |
İyi ve kötü ayrımında din etkilidir. | |
İyi ve kötü ayrımında akıl yetersiz kalır. | |
Din, insanı tutkulardan kurtarmaktadır. | |
Etkin kullanılan akıl her sorunu çözer. |
Soru 15 |
Bazı araştırmacılara göre, eski Yunan felsefesinin asıl doğuş yeri “Küçük Asya” denilen İyonya bölgesidir. İyonya, Batı ve Doğu’nun bir bakıma buluşma noktası konumundadır. Bu bölgede yaşayan halk, komşu yörelerden gelmiş milletlerden oluşmaktadır. Çünkü bu bölge, tarih boyunca kavimlerin uğrak yeri olması sebebiyle birçok kavme ev sahipliği yapmıştır. Bu yüzden de, Yunan Felsefesi’nin, Doğu’nun etkileriyle doğmuş olabileceği, yani Babil’den ya da Mısır’dan ödünç alınmış olup olmadığı sorusu tartışılabilir.Yunan felsefecileri ve yazarlarının, bu konuda her hangi bir şey söyleyip söylemediklerini bilemiyoruz. Ancak, kültürlerin kesişim noktasında bulunan İyonya’nın, bu coğrafî özelliği sebebiyle, eski Yunan’a aktarılan felsefenin taşıyıcısı olduğunu söyleyenler bulunmaktadır. Bu iddia sahiplerine göre, hiçbir dış ilham ve tesir olmaksızın her hangi bir fikrin aniden ortaya çıkması, milletlerin fikir tarihine aykırı gelen bir durumdur. Bu sebeple de Yunanlılar, Ön Asya, Mısır, Fenike ve Lidya gibi bölge halkları ile irtibata geçmek suretiyle, bugün “felsefe” olarak kabul edilen fikirlerini meydana getirmişlerdir. Çünkü bu bölge, din ve medeniyetlerin beşiği olması yanında kültürel anlamda da bir hareketliliğin sürekli olarak yaşandığı bir coğrafyadır.
Bu parçada, felsefenin ortaya çıkmasını sağlayan;
I. mitolojiden kopuş,
II. sorgulama,
III. kültürel etkileşim,
IV. demokratik ortam
etkenlerinden hangileri vurgulanmaktadır?
Yalnız I | |
Yalnız II | |
I ve II | |
Yalnız III | |
III ve IV |
Soru 16 |
16-20 Din Kültürü Soruları
Aşağıda ibadetlerle ilgili bazı bilgiler verilmiştir:
• İbadetler, imanın kalpte kök salmasını sağlar.
• İbadetlerin amacı kişiyi Allah’ın (c.c.) rızasına ulaştırmaktır.
• Yüce Allah’ın insanın yapacağı ibadetlere ihtiyacı yoktur.
• İbadetler, insanın ruhunu yüceltir, onu kötülüklerden arındırır.
• Müslümanlar Allah’a (c.c.) olan şükür borcunu yerine
getirebilmek için ibadetlere ihtiyaç duymaktadır.
Bu bilgilere göre ibadetlerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Allah’ın (c.c.) hoşnutluğunu kazandırır. | |
İnsanları olumsuz davranışlardan uzaklaştırır. | |
Allah’a (c.c.) minneti dile getirme yollarından biridir. | |
İnsanı diğer varlıkların arzularının kölesi olmaktan korur. | |
Allah’ın (c.c.) varlığını kabul etme düşüncesini sağlamlaştırır. |
Soru 17 |
İslam dinine göre hüküm koyma yetkisi, Allah’a (c.c.) ve Hz. Muhammed’e (s.a.v.) aittir. Allah (c.c.) ve Peygamber, bir
konuda hüküm verdiği zaman Müslümanlar o hükme uymakla sorumludur. Bununla ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de
“Bir mümin erkek veya bir mümin kadının, Allah ve Resulü bir emir ve hüküm verdiklerinde artık işlerinde bundan başkasını seçme hakları olamaz. Allah’ın ve Resulünün emrine itaat etmeyenler doğru yoldan açıkça sapmışlardır.” (Ahzâb, 33:36) buyrulur. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Kur’an-ı Kerim’de
bulunmayan konularda hüküm koyduğu bilinmektedir. O’nun koyduğu hükümler Kur’an-ı Kerim’e uygun olup vahiyde bulunan bir hükmü açıklama veya teyit etme özelliği taşır. Hükümlerde Allah’ın (c.c.) izni ve bilgisi vardır. Bu konuda bir ayette şöyle buyrulmaktadır: “...Peygamber, onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder; yine onlara temiz şeyleri helal, kötü ve pis şeyleri haram kılar...” (A’râf, 7:157)
Bu parçada Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aşağıdaki görevlerinden hangisi üzerinde özellikle durulmuştur?
Tebliğ | |
Teşri | |
Tebyin | |
Temsil | |
Kulluk |
Soru 18 |
Hz. Muhammed (s.a.v.) bir hadisinde “Ben Yahudilik ve Hıristiyanlıkla değil kolaylaştırılmış Haniflikle gönderildim.” (Ahmed b. Hanbel, V, 266) şeklinde buyurmuştur. Bu hadiste altı çizili kavramla ilgili; I. Bütün peygamberlerin tebliğlerinde ortak olan ilkeleri ifade eder. II. İslamî literatürde müslim kelimesinin eş anlamlısı olarak kullanılmıştır. III. Allah’ın (c.c.) başlangıçtan itibaren insanlara bildirdiği, insanın tabiatına en uygun olan tevhid dinidir. yargılarından hangileri doğrudur?
Yalnız I | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I ve III | |
I, II ve III |
Soru 19 |
Orta Asya’ya ürünlerinin tanıtımı için giden Harun Bey, orada dini bir grupla karşılaşmış ve kendisine eşlik eden rehbere o insanlar hakkında ne bildiğini sormuştur. Rehber şöyle demiştir: Bunlar genelde ferdî ibadet ederler. İbadet ettikleri yerler Vihara şeklinde adlandırılır. Günlerini genel olarak
kutsal kitap okuma, meditasyon ve dua ile geçirirler. Dua ederken dua tekerleği veya tespih kullanırlar. Kutsal kitapları olan Tripitaka (Üç Sepet) üç bölümden oluşmaktadır.
Bu metinde hakkında bilgi verilen grubun aşağıdaki dinlerden hangisine mensup olduğu söylenebilir?
Taoizm | |
Hıristiyanlık | |
Budizm | |
Konfüçyanizm | |
Hinduizm |
Soru 20 |
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni derste Allah’ın (c.c.)
zâtî sıfatlarını anlatırken şu bilgilere yer vermiştir:
Allah (c.c.) vardır ve O’nun yokluğu düşünülemez. Ezelîdir.
Başlangıcının sonu olmadığı gibi varlığı da sonlu değildir.
O, birdir. Eşi ve ortağı yoktur. Var olmak için hiçbir şeye ihtiyaç duymamaktadır.
Buna göre öğretmenin Allah’ın (c.c.) sıfatlarından hangisinin üzerinde durduğu söylenemez?
Vücud | |
Kıdem | |
Beka | |
Kıyam Bi Nefsihi | |
Muhalefetü’n Lil Havâdis |
Soru 21 |
21-25 Din Kültürü Soruları
Anselmus, Augustinus’un “Anlamak için inanıyorum.” önermesini almış, inancı akıl ile temellendirmeye çalışmıştır. Anselmus’un bu çabası, skolastizmin, akıl ile inancı birleştirmeye çalışmasının bir göstergesidir. Anselmus, “Yargıların mutlağı olmalıdır.” der. Örneğin, iyi varsa mutlak iyi de olmalıdır. Varlık varsa mutlak varlık da olmalıdır. Bu düşünce yoluyla Tanrı’nın varlığı ispatlanmış olur. Anselmus’un bir başka Tanrı kanıtlaması da şöyledir: Tanrı en yetkin varlıktır. Tanrı’nın var olmadığını düşünürsek, bir yanıyla Tanrı eksik kalmış olur; oysa Tanrı’nın tanımı en yetkin varlık olduğudur. Demek ki Tanrı vardır. Anselmus, Augustinus’un ilk günahın bütün nesiller boyu sürdüğü düşüncesini kabul eder. Ona göre, Tanrı insanları bu ilk günahtan kurtarmak için insan biçimine girmiş (İsa) ve bütün insanları bu ilk günahtan kurtarmak için çarmıha gerilmiştir. Skolastizmin bu ilk döneminde din ve felsefe uzlaştırılmaya çalışılmıştır. Dinsel kavramlar, akılla açıklanmaya çalışılmış ve bunun için Platon’un kavram realizmi kullanılmıştır.
Buna göre, Anselmus aşağıdakilerden hangisini savunmuştur?
Her şeyi akılla açıklamayı | |
İnancı sezgi ile desteklemeyi | |
Felsefi kavramları açıklamayı | |
Akıl ile inancı uzlaştırmayı | |
Dini, felsefenin emrine sokmayı |
Soru 22 |
Gazali, doğru bilginin elde edilmesinde duyu ve akıl bilgisinin fonksiyonlarını vurgulamakla birlikte, onları yeterli bulmadığı için bir diğer faktörden de bahseder ki, o da sezgidir. Sezgiyi kendi diliyle “kalp gözü” olarak kavramlaştırır. Genelgeçer doğru, hakikat bilgisine sezgiyle (kalp gözüyle) ulaşılabileceğini söyler. Gazali kalp gözünün bütün insanlarda bulunduğunu ancak herkesin bununla aynı bilgiye ulaşamayacağını söyler. Ona göre, insan günah işlediği için kalp gözünün önünde perdeler oluşur ve hakikati kavraması zorlaşır. Bunun için insan Allah’ın emir ve yasaklarına uymalı, bedeni ve ruhunu günahlardan arındırmalıdır. Böylece kalp gözünün önündeki perdeler açılacak ve insan yalnız görünenlerin değil, onların arkasındaki hakikatlerin bilgisine de ulaşacaktır.
Gazali’nin bilgi anlayışını yansıtan bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?
Doğru bilginin kaynağı akıldır. | |
Bilginin doğru olması deneyime dayanmasına bağlıdır. | |
İnsan metafizik bilgiye güvenmemelidir. | |
Genel geçer bilgilere ulaşılamaz. | |
Genel geçer bilgilere mistik bir içgörü ile ulaşılır. |
Soru 23 |
- Doğru bilgiye ulaşmak mümkündür ve bilgi, sadece akıl
ile ulaşılabilecek bir konumdadır. Bu bağlamda evrensel,
objektif, mutlak bilgilere akıl kullanılmaksızın kesinlikle
ulaşılamaz.
- Akılcı bir temellendirme yapmamız gerekir. Düşünce temeli olmayan “şeyler” bilgi niteliği taşımazlar.
Bu açıklamalar aşağıdaki felsefi yaklaşımlardan hangisi
tarafından savunulmaktadır?
Rasyonalizm | |
Empirizm | |
Entüisyonizm | |
Septisizm | |
Kritisizm |
Soru 24 |
– Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir.
– Felsefe, ilkeler ya da ilk nedenler bilimidir.
– Felsefe, mutlu bir yaşam sağlamak için tutarlı, eylemsel
bir sistemdir.
Yukarıda örneklendirildiği gibi felsefenin tarih boyunca
birçok tanımının yapılması onun hangi özelliğinden kaynaklanır?
Akıl ilkelerine uymasından | |
Evrensel olmasından | |
Subjektif olmasından | |
Eleştirel olmasından | |
Tutarlı olmasından |
Soru 25 |
Demokritos, mekanist bir yaklaşımla materyalizmin önde gelen temsilcileri arasında yer almıştır. Ona göre, evrendeki her şey atomlardan oluşmuştur. Yapısal özellikleri aynı olan atomlar öncesiz ve sonrasız oldukları için yok olmayacaklardır, niteliksel bir değişim de geçirmeyeceklerdir. Ancak niceliksel olarak birbirlerinden farklıdırlar. Aralarında bulunan boşlukta farklı hızlarda hareket eden atomlar sonsuz sayıda, sonsuz küçüklükte, farklı renk ve kokudadırlar. Her birinin hızının farklı olmasından kaynaklanan hareketleriyle bazen birleşerek bazen de ayrışarak farklı cisimleri meydana getirirler. Atomların hızlarıyla açıklanan bu durum onların çarpışmalarıyla ve birbirlerine uyguladıkları basınçla belirlenir. Demokritos’a göre evren, fiziksel yasaların egemen olduğu bir zorunluluk sonucu oluşmuştur ve ondaki düzen neden sonuç ilişkisinden meydana gelmiştir. Demokritos, Parmenides’in teolojik açıklama denemesi karşısına çok kesin bir mekanist görüş ortaya koymuştur.
Parçaya göre, Demokritos hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Doğada zorunluluğu kabul etmez. | |
Rastlantı kavramını açıkca reddeder. | |
Atomların kaynağını ruha dayandırır. | |
Her şeyi akılla açıklar. | |
Varlığın kaynağını düşünceye dayandırır. |
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir.
25 tamamladınız.
Liste |